kendinde kayboluşun esareti - ufak bir serzeniş

kendinde kayboluşun esareti



güzel şeyler yaşamak için çok da büyük bir çaba harcamamıza gerek yokmuş. karantina günlerinde daha iyi anladım bunu. insanın içinde umut var olduğu sürece çoğu şeyi gerçekleştirebilecek bünyeye sahip. neyi yapıp yapamayacağımızı hakikaten denemeden bilemiyormuşuz. tahminde bulunmak yerine sonucu öğrenmek için adım atmak daha kıymetliymiş. bir de yalnız başına savrulmak, yaşamak çok eğlenceli bir şeymiş. hayal kurmak, dua etmek, nefes almak kadar kıymetliymiş. kendimi dinlemeyi ve kendime sarılmayı öğrendim de biraz. :) üzerine aylarca yıllarca saatlerce düşünmek yerine harekete geçince daha hızlı öğreniliyormuş. bunları dilerim hiç unutmam, mutluluklara varacağım günleri iple çekiyorum. bir şeylere özlem duyarak yaşamayı, ve en çokta evden çıkamadığımız şu günlerde doğayı özledim. yosun ve çimen kokusunun birbirine karışmasını, şiirlerin içinde kaybolmayı özledim.

şükrü erbaş diyor ya;

'o bana dedi ki
insanın çocuklardan öğreneceği çok şey var
düşmeyi göze almadan binilmiyor salıncağa.'


şimdi ise, ansızın dinlediğim bir şiir dizesinin ortasında çaresiz kalmaya, ışıl ışıl parıldayan bu şehrin ışıklarında, kendi karanlığımda kaybolmaya başlıyorum. ve birazdan bu esaretim sonra eriyor. tekrar yaşamaya başlıyorum.

içim sıcacık.

mahfî. 8.4.20    


Yorum Gönder

0 Yorumlar